Çalışma Alanlarımız

Kurumsal Gönüllülük
Programları ve Çalışan Gönüllülüğü

Çalışma Alanlarımız

Kurumsal Gönüllülük Programları ve Çalışan Gönüllülüğü

Sosyal İnovasyon Merkezi olarak kurumlarla birlikte kurumsal gönüllük sistemleri ve projeleri tasarlıyor, çalışanları ile birlikte hayata geçiriyoruz. Kurum çalışanlarının sahip oldukları bilgi, beceri ve deneyimleri, sahiplendikleri toplumsal soruna yönelik faydaya dönüştürürken kurum ve çalışan değerlerinin örtüşmesine önem veriyoruz.

Kurumsal Gönüllülük

Gönüllülük ve sosyal sorumluluk artık yalnızca sivil toplum örgütlerinin bir çalışma alanı değil. Özel sektör de sahip olduğu insan kaynağı, bilgi, teknoloji, ürün ve hizmetlerle toplumsal sorunların çözümünde önemli fırsatlar sağlıyor. Kurumsal gönüllülük en genel anlamıyla, çalışanların zaman, bilgi, emek ve sahip oldukları ilişkileri gönüllü olarak toplumsal sorunların çözümü için sunmaları olarak tanımlanabilir.

Kurumsal gönüllülük 1960’lardan itibaren önce ABD’de, sonrasında çok uluslu şirketler aracılığıyla başka ülkelerde görülmeye başlandı. Bunda o yıllarda Amerika’da görülen sivil haklar hareketinin önemli rolü var. O süreçte gönüllülük sadece sivil toplum ve özel alanda değil, yaşamın her alanında yapılması gereken bir yurttaşlık görevine dönüşmeye başladı. Bunu 70’li yıllardan itibaren kendi üniversitelerinde gönüllülük çalışmaları yapmış yeni kuşağın iş dünyasına girmesi izledi. İş yaşamının dışında gönüllülüğe ve toplumsal sorumluluğa önem veren kuşaklar şirketlerinde de aynı duyarlılığı beklemeye başladılar. 70’lerin sonuna doğru 300’ün üzerinde şirketin kurumsal gönüllülük programı çalışma başlamıştı.

Günümüzde özel sektör çalışanları eğitim dönemlerinden başlayarak toplumsal sorunların çözümüne katkı yapıyor, bireysel olarak gönüllülük çalışmaları gerçekleştiriyor. Bu duyarlılıklarını iş yaşamlarına da taşıyor, şirketlerinin de içinde bulundukları toplumun sorunlarına duyarlı kurumlar olmalarını; dahası, yalnızca duyarlı olduklarını değil, bu sorunların çözümünde aktif bir toplumsal paydaş olduklarını da görmelerini ve göstermelerini önemsiyorlar. İşte kurumsal gönüllülük bu noktada devreye giriyor. Birkaç çalışanın sosyal sorumluluk faaliyeti olarak başlattıkları bu çalışmalar, zamanla şirketin geneline yayılıyor; planlı, programlı, sürdürülebilir faaliyetler haline geliyor.

Türkiye’de Kurumsal Gönüllülük

Kurumsal gönüllülük, 2000’li yıllardan itibaren Türkiye’nin gündemine de girdi. Özellikle 1999 depreminde ortaya konan toplumsal seferberlik halinin bunda katkısı çok. Çalışanların, afet müdahale süreçleri ile yaygınlaşan gönüllülük çalışmaları, farklı etkinlikler ve yardım faaliyetleri ile devam etti. Aynı dönemde kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerinin de yaygınlaşması şirket içinde bu konuların görünürlüğünü arttırdı. Bununla birlikte halen kurumsal gönüllülük çalışmalarının yeterli bir noktaya geldiğini söylemek zor. Belirli bir katılım ve çalışma sistematiği olan sürdürülebilir programlar yerine; ağırlıklı olarak etkinlik bazlı yardım faaliyetleri biçiminde kurgulanmış, birkaç çalışanın emek ve enerjisi ile sürdürülen uygulamalar var. Tabii, az sayıda ama etkin çalışmalar yapan gönüllülük programları da mevcut.

Alana baktığımızda görülen en olumlu gelişme, şirketlerin gönüllülük çalışmalarını daha etkin ve katılımcı bir süreç olarak gerçekleştirme arayışının gözle görülür biçimde artması. Yenilikçi, farklı katılım süreçlerine imkân tanıyan, iş süreçleri ve sürdürülebilirlik stratejileri ile bütünleşmiş programlar geliştirme konusunda adımlar atmaya başladı birçok şirket.

Kurumsal Gönüllülüğün Yararları

Çalışan memnuniyeti ve aidiyeti, sürdürülebilirlik açısından bugün şirketler için müşteri memnuniyeti gibi önemli bir konu haline geldi. Yeni kuşaklar, şirketleriyle olan ilişkilerinde daha çok anlam aramaya başladılar. Kurumsal aidiyetin güçlü olmadığı şirketlerdeki personel devir hızı şirketleri zorlamaya başladı. Artık çalışanlar, ekonomik değerin yanısıra şirketlerinin sosyal fayda üretmesini de bekliyor ve bu sürece dâhil olmak istiyor. Yapılan araştırmalar, bu tür bir ortam sağlandığında çalışanların daha mutlu, daha sağlıklı ve daha yüksek bir kurumsal aidiyet hissine sahip olduğunu gösteriyor. Böylesi bir çalışma ortamı personelin şirkette daha uzun yıllar kalmasına ve motivasyonlarının artmasına neden olurken; bir yandan da eğitim vb. personel yatırımlarının dönüşünün daha uzun süre alınması, deneyimli personelin ve oluşturulan know-how’ın kurumda kalması gibi olumlu katkılar yapıyor.

Kurumsal gönüllülük bu aidiyetin oluşmasında önemli bir katalizör olarak her geçen gün daha da önem kazandı. Yani personelin talep ve beklentisi ile şirketin ihtiyacı bir noktada buluşmuş oldu. Sonuç olarak bugün, Fortune 500 şirketlerinin %90’ından fazlası bir çalışan gönüllülüğü programına sahip. Hatta yalnızca çalışanlar değil, tedarikçi ve müşterilerini de ortak bir zeminde buluşturmaya başlayan gönüllük yaklaşımları öne çıkıyor artık.

Şirketler artık tüm süreçleri çalışılmış bir kurumsal gönüllülük programı olmadan yapılan etkinlik bazlı gönüllülük çalışmalarının sınırlarını ve yarattığı bazı olumsuz sonuçları görüyorlar. Bu nedenle de daha kurumsal işler yapacakları gönüllülük programları oluşturmak istiyorlar ama mevcut sınırları aşmak konusunda tereddütlüler. Gönüllülüğü tepeden yönetilen, mesai saatleri dışında yapılan, şirketin mali katkısı sınırlı bir iş olarak gördüğünüz zaman, bunun çalışanlar için bir çekiciliği yok. Bir çalışan eğer kendi özel zamanında, kendi yarattığı kaynaklar ve ilişkilerle bir toplumsal faaliyet yürütüyorsa burada şirketin katkısından bahsetmek mümkün değil.

Kurumsal gönüllülük programları, çalışanların etkin olduğu, katılımcı bir biçimde yönetilen, farklı gönüllülük biçimlerinin eş zamanlı hayata geçirilebildiği bir yönetim anlayışına sahip olmalı. Gönüllüler kendi tercihleri, iş ve yaşam ritimlerine uygun gönüllülük biçimleri ile sürece katılabilmeli, mesai saatlerinde gönüllülük yapabilmeli; şirketler ise süreci mali ve idari olarak desteklemeli, belirli bir personeli -en azından mesaisinin belirli bir zamanı için- görevlendirmeli, gönüllülük yapan personeli cesaretlendirmeli ve teşvik etmeli. Nitekim bugün birçok şirket, çalışanlarının gönüllülük süreçlerini kolaylaştıracak demokratik ve katılımcı gönüllü programları kuruyor, maddi ve manevi olarak gönüllüleri destekliyor, yılda belirli bir saat gönüllülük yapmasını insan kaynakları çerçevesinde belirliyor, kimi zaman gönüllülük yapan çalışanlarının projelerine veya gönüllülük yaptıkları STK’lara bağışta bulunuyor.

Sosyal inovasyon Merkezi olarak bugüne kadar çeşitli şirketlerle farklı boyutları olan çalışmalar gerçekleştirdik. Öncelikle kurumsal gönüllüğün, şirket içi diğer iş süreçleri gibi belirli bir amaç, yöntem, uygulama ve izleme-değerlendirme boyutları olan bir kurumsal süreç olduğu konusunda bir netlik sağlamaya ihtiyaç var. Planı, programı, insan ve mali kaynağı, yönetim süreçleri tanımlı bütünsel bir kurumsal süreç olarak görmek ve bu doğrultuda etkinlik değil çalışan odaklı sürdürülebilir bir yapı kurmak önemli. Tasarım aşamasından itibaren çalışanları sürece dâhil etmek, kurumsal sürdürülebilirlik stratejisinin bir parçası olarak konumlamak ve iş süreçleri ile ilişkilerini doğru kurgulamak da diğer önemli noktalar arasında.

Temel Etkinlikler ve Olası İşbirliği Alanları

Kapat
Kapat

Sürdürülebilirlik, sosyal girişimcilik, kurumsal sosyal sorumluluk ve gönüllülük gibi bir çok alanda inovasyon çalışmaları yaparak çözümler üreten bir grup akademisyen ve sivil toplumcu tarafından kurulmuş bir sosyal girişimdir.

İletişim

Caferağa Mah. General Asım Gündüz Cad. Bahariye Plaza No:62/41 PK34710 Kadıköy, İstanbul